13 Eylül 2011 Salı

gölgesizler




Bazı filmler var ismini duyduğum anda beynimde oluşan çağrışımların yüklerinin yüreğimde minik bir sızıyla boşaldığı... Bazı kitaplar var kitaplığımda duran okumaya bir türlü elimin varmadığı...

Var bir sürü şey ama okuyamadığım, görmediğim, kitaplığımda en alt rafın en arkasına sakladığım ve yazarının adını bile duyduğumda nedense aklıma "O"nu getiren iki kitap var, Ölmeye Yatmak ve Gölgesizler. Nedense dedim ama inanma bana okuyucu, onun önerisiydi Gölgesizler'i kitabı okumam. Ölmeye Yatmak'ı birlikte okumuştuk, Gölgesizler'in üzerinde de tartışacaktık. Kitaptaki köyün laneti değildi tabi ki kitaba başladığım gece, benim tamamen isteğimin dışında gelişen olaylar: gidişi...

(Kitap tanıtım yazısı diye başlayıp hafızamın girdabında kaybolmam neye işaret?)

Yazarı Hasan Ali Toptaş'a 1994 Yunus Nadi Roman Ödülünü kazandıran kitap Gölgesizler. Filme uyarlamasını Ümit Ünal yaparken, müzikleri sevgili Candan Erçetin'e ait.

(Onu çok özlememe... Git aklımdan, çık git, rahat bırak beni, yalvarırım...)

Her zaman yaptığım gibi, kitabı merak etmenize neden olacak, tadımlık cümleler sizlerle:

* Her kadının gözünde bir erkeğin kaybolup gideceği bir boşluk bulunduğuna inanmıştı.

* Devletti bu, usandırmaya gelmezdi; sonra devlet her zaman on beş yaşında olurdu, canını sıkıp da bir kere küstürdün mü artık dönüp yüzüne bakmazdı.

* O her şeyin mutlaka bir iz bırakacağına inanıyordu, izsiz şey olamazdı; kuşların bile izi vardu gökyüzünde, sözlüklerin dişte, bakışların yüzde.

* Zaman kim bilir ne zamanmış.

* Denizdeki kan artık kokusuyla tanımlıyor kendini, su derinliği ve serinliğiyle. Her şey sudaki görüntüsüyle yaşıyor bir bakıma, ağaçlar suda, dağlar, çalılıklar suda ve gökyüzü yıldızlarıyla...

* Düşünce insanın içine düşünce, yolun yarısı tamam. Yani varılır bir yere, önceki noktada değilsindir artık ve dönemezsin. Dönsen de eksik.

* Yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.

* Onunla yaşaya yaşaya o olmuşlardı ya da, ona tenlerinin rengini, seslerini, kokularını vermişlerdi.

* O an için ölüydüler sanki; dokunsalar dokunamaz, koşsalar koşamaz, bağırsalar bağıramazlardı.

* Gene de ben, bir ölüye sevdalanacağımı biliyordum.

* Bir ara, yuvarlanışlarımı destek yapa yapa bir dengeye ulaşabileceğimi düşündüm.

* Gerçi her yerde ölünebilir, bunu biliyordur. Gene de kafasında daha güzel bir yer vardır, ölüm ölünen yerle güzelleşirmiş gibi...

* O bir anlık irkiliş miydim ben? Ya da insan bir anlık irkilişten doğmuyor muydu zaten, macerası o noktadan başlayıp gelmiyor muydu?

Daha o kadar çok şey var ki, dilerim merakınıza yenik düşer, bu kitapla siz de tanışırsınız.

İyi okumalar sevgili okuyucu...

Dipnot: Her şeye rağmen kıyamıyorum ya sana sevgili, adını duyduğum da bile aydınlanıyor, sımsıcak oluyor ya içim, teşekkür ediyorum sana, hayatıma kattığın bütün güzellikler gibi bunun için de teşekkür ederim. Seni çok özledim...

5 yorum:

Selin dedi ki...

Güzeldi kitap da film de.

Okunmadıysa diğer Hasan Ali Toptaş kitaplarını da tavsiye ederim, hepsi birbirinden güzel :)

Deli Paratoneri dedi ki...

Yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur... En kısa zamanda okumak istiyorum, tavsiye için teşekkürler bebek :)

kar dedi ki...

@selin
teşekkür ediyorum selincim en kısa zamanda edineceğim :)

@delim paratonerim
beklediğin hata!

Murat dedi ki...

Gerçekten büyüleyici bir anlatımı var ve diğer tüm kitaplarını da öneririm H.A. Toptaş'ın.
Seçkiler için teşekkürler...

kar dedi ki...

keyifli okumalar efendim :)

.

.