1 Ekim 2010 Cuma

rüyaların gerçek olsun...






"canım kardeşim,


uzun zaman oldu görüşmedik. bir mektup yazayım, içimi dökeyim, rüyamı anlatayım dedim sana. umarım okursun da güzel bir yorum yaparsın. iyi dileklere ihtiyacım var çünkü.


geçen gün cancağzım ile çok kötü kavga ettik. o kadar kötüydüm ki... artık görüşmeyelim noktasına kadar geldik. içim o kadar acıdı ki... 


o acıyla kalktım yanına gittim. tek amacım yüz yüze konuşup içimdekileri anlatıp öyle bitirebilmekti. gittim yanına. oturduk, konuştuk kavga konumuza gelmeden saatlerce... sonra konu döndü dolaştı bize geldi ve neden kavga ettiğimize. anlattım neden öyle davrandığımı, neden ona güvenemediğimi, hiç bir şey demeden dinledi beni, sonra elini yüzünü yıkadı geldi. geldi ve dizime yattı elimi tuttu o ana kadar hiç yapmadığı bir şeyi yapıp. kaldı öylece saatlerce. o saatler beş dakika gibi geçti biliyor musun karılıksız? bir ara elimi kalbine götürdü, ne kadar hızlı attığını duyurdu bana. içimdeki acıyla, asla benim olamayağını düşünmemin verdiği acıyla, garip bir keder kapladı içimi ama aynı zamanda da dünyanın en mutlu insanı bendim o anlarda...


sonra gün aymış dizimde uyurken benim de içim geçmiş oturduğum yerde... uyandım, kalktım baktım, hepsi bir rüyaymış...


canım kardeşim, karılıksızım, bir çare var mıdır bu gönlümün sızısına? bir güzel işaret verir mi bu rüyam geleceğimize? ne olur güzel bir şeyler söyle bana.


canın, kardeşin
karılıklı"




"bir tanecik kardeşim,


çok özledim seni. uzaksın ama hep saklı duruyorsun ya bir yerlerde, gönüller bir olsun sözü avuntumuz oluyor. 


cancağzın içini ne kadar acıttı bilemem ama kopamadığınız belli. sadece sen değilsin onu seven, anlatmasa da, söylemese de o da seviyor seni...


rüyana gelince, çok istedin değil mi o gece dizinde yatsın, uyusun, sen ona bir hikaye anlat ve o büyüsün... canım, rüyaların gerçek olsun, bilmem olacak mı olmayacak mı ama en çok istediğim şeylerden biri bu... 


ne olursun içini ferah tut ve rüyanın gerçekleşeceği günü bekle.


canından canın
karılıksız"

Hiç yorum yok:

.

.