31 Ağustos 2010 Salı

ölmeye yatmak'tan








Hayatta en çok sevdiğim işlerden biridir kitap okumak.

Hayatta en çok mutlu olduğum anlardan biriydi herhalde bana "Beraber okuyalım mı o kitabı?" dediğinde. Evindeydi, sadece ben önerdim diye o kitabı satın aldı ve her gün 75 sayfa okuduk birlikte... Gözlerimiz aynı anda, aynı satırların üzerinden geçti vee kitabın bitişinden çok o dakikaların bitişiydi ikimizi de üzen...

O kitap sevgili Adalet Ağaoğlu'nun Ölmeye Yatmak'ıydı. O zaten tadına doyulmaz kitap onunla daha da anlam kazandı. İşte o anlam kazanan cümleler...

* Perdeler sıkı sıkıya kapalı. Çocuk perdeleri açıp dışarısını göstermek istedi. Engel oldum. Lambaları yaktı. Banyo kapısını açtı. Oranın da lambalarını yaktı. Bir şey isteyip istemediğimi sordu. İstemediğimi söyledim. Bahşişini verdim, gitti. O çıkınca hemen kapıyı kilitledim. Bütün ışıkları söndürdüm. Çarçabuk soyundum. Köşedeki yatağı açtım. Çırılçıplak içine girdim; ölmeye yattım.

* "Yeni bir kuşak doğuyor!" Bizim çocukluğumuz için böyle denirdi. Böyle doğumun ayrı bir sorumluluğu vardır. "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen..." İlk görev. Nedir bu ilk görev? Size verilen, sizin de gücünüzü ölçmeden yüklendiğiniz bir sorumluluk.

*"Yalnızız. Çoğalana dek birlikte olmalı..."

* Yolunda giden bir evlilik. Yıllar sonra yatakta birbirine hala istekle sarılan iki kafa dengi. Evliliğin bir tanımı varsa, en yalını bu olmalı.İki kişiyle bütün bir dünya kurulamayacağını da bilen üstelik.

*Bir boşluğa olanca hızla düşülmeli. Bu düşüş gerçek yüzünü göstermeli. Bir düşüş yokmuş gibi yaşanılamaz. Düşülen yerden yıldızlar seyredilemez. Ülkücülük şırıngası ile Oscar Wilde bilgiçliği arasında asılı durulamaz. Bir yere dikilmeli. Orada sağa sola bakılmalı.

*Ölmek de bir iştir işler içinde.

* Biz ne sağız, ne soluz oğlum. Biz ileriyiz! İleri!

* Havaya değip de bozulmasın diye salamura tenekelerinin üstüne taş koyarlar. O zaman düşünmemiştim  sanıyorum. Ama galiba taşı kaldırılmış bir peynir tenekesiydim.

* Neyi seviyoruz? Bir gövdeyi mi? Bir düşünceyi mi?

* Bir fikirden yana olmakla bir fikir olmak aynı şey değil.

* Kadınlık zarı gerçekte nasıl yırtılır? Kan nasıl şorul şorul akar? Sonr anasıl unutulur bir yandan da kadın olduğumuz? Gecikerek de olsa bir şey, yani yeni bir şey öğrendim işte. Uygun bir birleşme hiçbir kadının hiçbir yerini parçalamaz, yırtmaz, eskitip, atıp değiştirmez.

* Her şeyde haklı ve doğru olmak için her şeyin haklı ve doğru olması gerek.

Okuduktan sonra Dar Zamanlar üçlemesinin ikinci kitabı olan Bir Düğün Gecesi ve üçüncü kitabı Hayır'ı da okumak isteyeceğinizden eminim. En kısa zamanda onlardan minik ip uçları da sizlerle olacak.

4 yorum:

Ulfet Sahin dedi ki...

Demek ki ilk fırsatta okunacak!
Ve gıpta ettim...Ben de istiyorum,biriyle aynı satırda anlam kazanmayı...Olacak mı dersin!

kar dedi ki...

Okunmalı kesinlikle. Ben iki kez okudum.

Ve bilmem ama önemli olan olmasından ziyade sürekli olması bana göre...

Tabi dilerim ki olsun, orası ayrı konu tabi ki :)

FFatiHH dedi ki...

çok güzelmiş..en azından alıntılarından öyle anlaşılıyor.gözlerine sağlık demeliyim sanırım.evet. :)

kar dedi ki...

gözlerimize sağlık :)

.

.