22 Mayıs 2010 Cumartesi

aşk var ya


uzun zamandır yokum, yazacak vaktim de yok, takatim de... bugün bir karılıksız kendisiyle dertleşiyor köşesi yapalım en iyisi...

aşka olan -olmayan- inancımı son günlerde iyice sorgulamaya başladım. küçüklüğümüzden beri bize dayatılan aşk kavramı nedense kulaklarımda "sonsuza dek mutlu mes'ud yaşadılar" cümlesinin yankılanmasına neden oluyor. peki aşklar sonsuza dek sürüyor mu? elbette ki hayır. kaçınız şu anki sevgilisiyle 1 yılın üzerinde bir beraberliğe sahip? kaçınız ilk aşkı/ilk sevgilisi ile beraber? ve aranızdan kaç hayalci şu an birlikte olduğu kişiyle "sonsuza dek" mutlu olacağını düşünüyor?

kullandığım ifadelerden de anlaşılacağı üzere bu sorulardan alacağım cevapların aşkın olmadığını garantileyeceğine eminim. peki neden herhangi biriyle değil de "Obelki sorumsuz, belki ilgisiz, belki ukala, belki huysuz insanla beraber olmak istiyor insanoğlu? muhtemelen pek çoğunuz aşk diyecek, inanmıyorum size!!!

benim ilk nedenim onun benim en iyi arkadaşım olması. tamam belki arkadaş sıfatı tam oturmuyor ama bir zamanlar çok şeyi paylaştığım, en yakınımda olan, bütün sırlarımı bilen, beni dengeleyen, hayata farklı bir açıdan bakmama neden olan, beraber güldüğüm, beraber ağladığım, her şeyimi paylaştığım bir insanı hayatımdan çıkarıp yeni birisine kendimi bu kadar açmayı yediremiyor olmam da olabilir aslında...

ikinci nedenim ise ten uyumu. kutsal bilgi kaynağı ekşi sözlük yazarlarından adore temas ettiğiniz andan itibaren akmaya başlayan ve asla engel olunamayan elektrik gibidir. zorlamayla olmaz, zaman içinde büyüyen ve gelişen bir durum değildir diyor. kediaman yanlis oldugunu bile, bile bi iliskiyi surdurmek icin neden diyor... benim tanımım ise dokunduğunda bırakmanın çok zor gelmesi, öptüğünde dünya dursun isteme nedeni, yanında değilken burnuna onun teninin kokusunun gelmesi... ekşiden mavikedi'nin zira tenler bir kere uyuştumu, bir daha kolay kolay başka bir teni kabullenemez yorumu sanırım açıklıyor durumu.

anladığınız gibi, aşk yok ama bunlar var ve yanlış olduğunu bile bile bir ilişkiyi devam ettirme nedeni olabiliyor bu ikisi, yaşayarak tecürübe ettiğim gibi... so, ne diye olmayan fakat buna rağmen kutsal kabul edilen bir şeyi, 3 günlük hormonal dengesizliklerimize kılıf ediyoruz? alın işte sizlere iki tane çok geçerli ve mantıklı sebep sundum. kullanırsınız ya da kullanmazsınız orası size kalmış ancak lütfen bana hislerimi anlattığımda "sen aşıksın arkadaş" argümanını ileri sürmeyin, canımı yiyin. 


ve son olarak, yalan olduğunu bile bile devam ediyorsa bir ilişki, dertleşmek için ilk aramak istediğiniz kişi oysa ve pek çok şeye rağmen yine de onunla olmak istiyorsanız demir demirkan'dan size gelsin...

daha biz bize doymadan
yelkovan zamanı vurmadan
aşk dediğin büyük yalan,
yalan var ya...



Hiç yorum yok:

.

.